26 Temmuz 2011 Salı

Aptal

bugün epey sıcak, diyorlar ki; Afrika sıcaklarıymış bunlar. Afrika da nem var mı acaba? Afrika da yaşayanlara Allah yardım etsin, elbet bünyeleride alışkındır bize göre.. Sıcakları sevmiyorum, yaz mevsimini sevmiyorum. elimde değil ya..
bugün keyfim yok pek, dünden dolayı sanırım. dün bir ara çok düşüncelere daldım, daldığım yerlerde boğulmak üzereydim sanırım. gece 3 tü uyuduğumda, uyandığımda sabah 5,5 tu. uyuyamadım bugün. uykum da yok. keyfim de yok... böyle gider sanırım bugün.. müzik dinliyorum sadece, hiçbir şey gelmiyor içimden. güleceğim muhakkak inanıyorum ama bugünlük beni affet hayat. yarına çıkar mıyım bilemem tabi,bildiğim şu anda böyle olduğu. dün sevgili Zafer tatile gitti ailesiyle, sanırım akşam haber ver aklım sizde kalmasın isteğime arayarak cevap vermiş, ama ben telefonu kapatacak vakti bulmuşum. dün gece deprem oldu ayrıca, hissettim bu defa.. mutfak masasında oturmuş, telefondan müzik dinliyordum.. benim pembeeee telefonumdan.. değişmeyi planlıyorum önümüzdeki günlerde, bir beyaz I phone 4 güzel olmaz mı sevgili günlükcüğüm? dur bakalım nasip yarınlar ne getirir bilemem.. bu sıralar, Özdemir Asaf okuyorum aralarda Cemal Süreya.. güzel geneelde, bazıları çok kalem sarfiyatı gibi geliyor bana.Ve bazıları derinden yaralıyor insanı.. Cemal Süreya mı Özdemir Asaf mı diye sorsalar, Cemal Süreya derim gibi geliyor, bilemiyorum, çok benziyor yaklaşımları.. Ama Cemal Süreya daha ters cevaplar veriyor sanki sevgiliye.. bilmiyorum işte bitirelim bakalım .. aynı anda kıyas için okumuyorum elbette ama okurken kıyas yapmadan da olmuyor... aslında onlar bitsin, kısmetse okumak istediğim 1 raf dolusu kitabım var. ve ilk fırsatta okumak istediğim Tutunamayanlar... Oğuz Atay okuma fırsatım olmadı hiç, açıkçası öncedende pek bilgim yoktu. Ama Olric karakteri ile yüreğime tercüman olduğunda etkilenmeden edemedim.en çok da;

- ellerimde yokluk var Olric
- ne gibi efendimiz?
- ellerimde elleri yok Olric...


ellerimde elleri yok.. bir yoksunluğu böyle içli dile getiriş ..

geçen gün bir genç kız ile sohbet etme tanışma imkanı buldum.. o kadar mutlu oldum ki anlatamam, o kadar gereksiz şeyleri yazıyorum ki, ondan bahsetmemekle kendimden utandım.. lise 2 ye geçmiş şimdiler 10.cu sınıf diyor sanırım. çok değerli bir dostun kızıydı kendisi. Gül abla merhaba ben Elif dedi. O anda babasının sayfasından yazdığını anladım tabi. Beni çok sevdiğini, yazdıklarımı çok beğendiğini söyledi. Genç bir yürek, hele ki öyle olgun bir yürek benim yazdıklarımı beğenmiş.. Gurur duydum bir an kendimle.. İnsan yazdıkça değil, okudukça var oluyormuş sanırım. Yazmak değildir marifet elbet, yazdırtanlarada teşekkür etmek lazım. ama sadece keramet onlarda olsaydı, bizim yanımızda değil de, başkalarının yanındayken de o başkalarına yazdırırlardı... Sezai Karakoç üstadımın dediği gibi...

Ferdi Tayfur Kır Çiçekleri kulaklarımda şu anda. sevgili teyzem ve eniştemin şarkısı.. onlar Adana'lı.. ve eniştem bu şarkıyla teyzemi kendine aşık etmiş. Ama benim telefonumda olma sebebi bu değil, annemin arabesk sevdası, bir çoğunu sildim hafıza kartından ama bunun gibi bir kaç tanesini bıraktım. Ben de severim bu şarkıyı, Adana'lı yanımdan mıdır ki ? Adana'yı sevmem ama Allah'tan kuzenim bunu okumuyor delirmişti .. sabah sabah kuzenimle konuştuk, özledim cidden onu. o benim herşeyimdir. canımdır, ciğerimdir. kardeşimdir.. ama gurbet yok mu? yada kim gurbette ki? o değil, o zaten memleketinde. ben gurbet olarak hiçbir yeri bilmiyorum zaten. bana memleket yok... bugün bir dostla sohbet ediyorum , umut var her kelimesinde, huzur var. Allah daim kılsın. Ali Haydar Zengin, Allah seni eşini ve oğlun Rüzgârı hep mutlu eylesin... dua saatidir de kabul olur inşallah. Umut var evet, her zaman kötülük olacak diye bir şey yok... ama bunun ayırdında olmak için de, biraz kafa dinlemek lazım kendi adımıza... benim adıma bir ıssız ada adresi alabilir miyim diyorum? ama kimsecikler olmasın bir süre... sessizlik istiyorum.. kırgın kalbime hükmetmeye başladım. kırgınlıklarım kızgınlığa dönüşüyor ama, bunu ise sevmiyorum...
karısına aşık ama söylemeyim diyor ya .. hey güzel Allah'ım, sebebi de şımarmasınmış. ne günlere kaldık ...

dün akşam gecikmiş bir köşe yazısını okudum. ve epey de beğendim yazıyı. Ademler ve Havvalardı köşenin adı,SABAH gazetesinin eklerinden birindeydi.. Çok beğendim.. aşkı anlatmıştı, bizi anlatmıştı, herşeyi bir kitap izlenimiyle yazmamıştı, ama bir kitap yansımasıydı.. o konuda yazacağım inşallah. uzun uzun yazdım.. her yönden yazdım sanki.. ve işte milyon kere dinlediğim şarkı... Deniz Seki ve Aptal... bana gelsin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder