yine bir pazar günü daha. yazmayalı 1 hafta oldu mu? oldu sanırım.. ne çok yazacağım var. ne çok biriktirdim kelam... bayram geldi geçti gitti.. uzun zaman sonra annem ve babamlaydım bayramda. nedense son anda yıllar evveline döndük. bir kavga ettiler.. ruhumda bir fırına koptu.. çocukluğumda kopan fırtınalardan farkı yoktu. bu sefer teselli etmek için ağlayacak yerde gülmeye çalıştığım, onlar kavga ederken deli gibi güldüğüm, o gülüşlere sebep olan kardeşim yoktu.. gözlerim yine doldu... ve arefe gecesi dayımı yazmıştım sana, dayım bayramın ilk günü pat diye çıkıp geldi İnegöl'den.. çok şaşırdım çok sevindim. bayramın ilk günü canım Derya'ma gittim Pendik'e.. bana çiğ köfte yaptı sırf bana. canım benim hayatımda rahat ettiğim tek yer desem abartmam sanırım. Seher de de rahat ederim böyle.. sağolsunlar.... dönüşte kardeşime uğradım annemi babamı görmeye, dayımda ordaydı onuda aldım döndüm. gece 2 ydi yattık. dayımı çok özlemişim. gördüğünüz göreceğiniz tek saf erkek.. tek tuhaf derecede mülayim erkek... gazoza hap at uyut o derece yani.... canımsın dayım.. bayram Fethipaşa korusunda bitti... orayada gittim... son gününde sanırım gittim.güzeldi boğaz, Üsküdar'dan güzel gözüküyor İstanbul...
hafta başladı başlamadan evvel vedalarım oldu.. canıma mesela.. düşlerime, hayallerime vedam oldu.. sustum.. sustu.... öldüm.. ölmedi ama...
" aşk sessizliği affetmez!!! "
bu arada şiddetli ağrılarım var, şiddeti kalbime, kemiklerimin her zerresine vuran, her eklemimde gezinen ağrılar... duramıyorum, ilaç kesmiyor ağrılarımı.. doktor diyorlar, gittiklerimden görmediğim faydayı bu hafta görecek miyim acaba? şifa senden Rabbim... buna hamdolsun...
ders çalıştım bir ara çalıştım anladımda. güzeldi, her ders çalışmam böyle olmaz ama bir yerden başladım o yede de kaldım.. şu anda Ahmet Kaya arka mahalle dinliyorum.. şöyle İstanbul'u inletesim var şu şarkıyla.. son sesle... en uçuk hayalim... hayallerde sınır olmazmış ya...
başka neler oldu, hasta oluşuma rağmen mi, sonunu bilmeme rağmen midir nedir beni öldürecek teklifler aldım... sua kaldım.. tırnağın varsa kaşırsın başını...
havalar soğuk, kapalı, gri, yalancı güneşli.. hava benim havam... kasım ayını sevmiyorum evet... bir kez daha emin oldum.. dün bir ayakkabı aldım: ve her zaman ki gibi kitap aldım... Nazan bekiroğlu'nun köşe yazılarını okudum ama hiç eserini okumadım. Acaba bir Elif Şafak tadı verebilir mi diyorum? kelamı kuvvetli ama o olabilir mi? gözüm hep OD'a gitti geldi, İskender hocanın kitabını alasım geldi, bıraktım her sefasında, zamanı gelmedi demek ki onunla ve kalemiyle roman olarak tanışmanın. köşe yazarlarını okurum severim. Elif Şafak, Nazan Bekiroğlu, İskender Pala, Beşir Ayvazoğlu, Hilmi Yavuz ve Selim İleri yazıları bana çok anlam katar. Selim İleri beklentinizin üzerindedir yazım konusunda... tabularınız varsa ona dair yıkabilir köşe yazılarıyla birikimiyle... bugün okumalı nasipse
bir maçımız vardı 3 gol yediğimiz... eksiklerin ötesinde facia gibiydik... takım ruhumuz yoktu ya.. milli takımın ruhu yoktu.. nerde Hakan Şükür'lü, Rüştü'lü, Tugay'lı, Suat'lı, İlhan'lı, Bülent'li yiğitler, nerde bu yeni yetmeler... kulüp gezginleri.. biz futbolla bile moral bulan hassas duyguları olan bir vatanız.. ve heder olduk... ( çok fanatik bir kadınım ne olmuş )
özleüyorum diyemiyorsak sevdiğimize, sevdiklerimize eksilir miyiz acaba? gurur etmek iyi midir? yoksa idrak etmek midir bir bakıma? idrak derken, sevmek, aşık olmak, birisinin zamanını, hayatını işgal etme hakkı verir mi ki bize? asla... seviyoruz diye mübah mıdır her adım atışımız? hayır.. o zaman gurur değil, gönülsüzlüğe gönül koymamaktır bu ... gönül koymadımda, düşlerime ket vurdum, sustu dilim.. sustu benliğim....
sevmiyorum susmaları... sevmiyorum sessizliği... ve susuyorum işte.. bunun için bile kızgınım sana... kendime yada...
sana git dedim yalan.. yokluğun ben de talan.. son sözüm budur sakın sakın git me.... M. İnce...
böyle işte günlükcüğüm... bir de dokunmadığımız yaralar var, Van gibi.. buz ayazlarda, üşüyenlerimiz var, hepsinde bir çocuk var, hepsinde kırgınlıklar var. korkular var. beyazın masumiyeti şimdilerde laneti olmuş Van'ın.. kan re/ Van diyor sevgili Kamuran Olgun, kanb re / Van olanlara sabır ve metanet diliyorum. korkunun ecele faydası yoktur bilirim ama biz kalbende olsa sizleyiz diyebiliyorum utanarak.. sıcak evimde utanarak.. 12 kasımı bilirim. sokakta yattık kaç gece, yer umarsızca sasllanıyordu, dışarıda , ayazda bile korkuyorduk. ayazlar yüreğe, bedene hayata vuruyordu. bilirim acılarını... eviniz tabut gelir gözünüze.. bir de gurbetteyseniz ben gibi, yalnızsınızdır.. sarılacak kimseniz yoktur.. Allah beterlerinden korusun. kalbimiz senle Van...
hayat acılar sunuyor bana.. ama kardeşim canım yanıyor dedi ya dün gece 2 . 35 de... canımı yerinden söktüler sandım. Murat'ım düşmedin ya, düşmedin. sadece çakıl taşlarınatakılıyorsun, çocukkende böyle sakardın demek istiyorum.. büyümedin sen daha kuzum.. ve ben hayatta oldukça büyümeyeceksin. dilimin duasına ne olur sahip çık Rabbim. Reyhan'ımı ve onu koru...
Akşam ders çalışmalıyım, ders çalışmalıyım, ders çalışmalıyım... üç kez söyleim sünnette uyalım diye, Rabbim de o gül kokulu peygamber hatrına zihin açıklığı versin inşallah.. evde değilim dışarıdayım, bir gözlem halindeyim... gözlerim insanları seyrediyor, şiir dinliyorum.. Murat İnce ve Naşide Göktürk yorumu.. Çekil Git diyor... git / me işte.. git meeeee
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder