4 Ağustos 2011 Perşembe

kendimden ve ben olmayan benden...

blogumu bu defa evden yazmıyorum. evde yazıcı olmadığı için dışarıya çıkmak zorunda kaldım. internet cafeye gelmedim ama hani genelde öyle oluyor ama ben her zaman geldiğim bir yere geldim. tercihlerimi yapmaktayım arada da bloguma birşeyler yazmak istedim. ne kadar ilgili bir blog yazarıyım... kutluyorum kendimi. tercihlerimde genel olarak ruh haletimi yansıtan yerleri yazdım. ilk tercihim radyo sinema ve tv... sonrası nerdeyse hepsi Türk dili ve edebiyatı... Sosyoloji var,Felsefe var. Mecburen yaz denilen de bir kaç yer var. Hani sevmediğimden değil, aksine sevdiğimi düşündüğüm bölümler. Ama başkası dediğinde ve o başkasının hayatıma karışmasını sevmediğimden sanırım tepkiliyim bugün...

İnsanlar tercihlerinin kendisine ait olduğu zamanlarda, hatalarından ders çıkarır kanısındayım. Çünkü, başkasına yüklemiyorsunuz o vakit yaşadığınız kötü olayların sebeplerini. Ben mesela, hayatımın hep en önemli kararını babamın vermesinden dolayı, mutsuz olduğum bir çok zaman onu suçlarım. İtiraz hakkımın olmadığı zamanlar geliyorda aklıma, içim hala yanıyor. Dile kolay bir ömrü onun yüzünden geride bıraktım ve o ömür geri gelmiyor... zaman en büyük ilaçtır derler ya, en büyük yalandır bu. unutmak zorunda olduklarınızı zaten unutursunuz... hani ilk ateş hali kalmaz, küllerde canınızı yakmaz.. Ama unutulmayacak olanlar var ya, ömrünüze mal olan, gözlerinizdeki bakışları buruklaştıran, işte onu zaman unutturamaz... neyse, geç oldu ama yaptım tercihlerimi.. ilk tercihim İstanbul Üniversitesi oldu. aslında nerdeyse hepsi orası bir kaçı açık öğretim ve bir kaçıda Karabük Üniversitesi olacak .. bakalım olur mu? olur mu olur :) neden olmasın.. bu sıralar güzel şeylerde başıma geliyor.. sen sebepken bana gülüşüm neler başıma güzellikle gelmez ki?

eve geçip, konserve hazırlayım diyorum. ve akşam için iftar hazırlığım olacak. fazla bir şey hazırlamıcam, sadece kendim için fazla bir şeye gerekyok. 1 bardak sütle sahur yaptığımı düşünecek olursam fazla da yemenin anlamı yok. tatlımda var. okumak için Oğuz Atay ve Tutunamayanları aldım sonunda.. Onu okumak istiyorum 724 sayfa. ne kadarda az yazmış ustam...
Olay,XX. yüzyılın ikinci yarısında , bir gece , Turgut'un evinde başlamıştı. O zamanlar daha Olric yoktu.. diyor Oğuz Atay ilk sayfada.. Olric ellerimde elleri yok derken, nasılda yüreğimi yakıyordu.. neyse okumak için uzun bir zaman lazım .. Dilerim nasip olur.. bugün öylesine ama çok şey karaladım..kendimden ve ben olmayan benden...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder