Gecenin ilerleyen saatlerini karşıladım yine.. yine ansızın bastıran bir yalnızlık çöktü üstüme.. yalnızlığı severim aslında, sevdiğim sessizliktir bir bakıma.. hani derler ya, yalnızlık Allah’a mahsus diye. Evet o açıdan bakarsak, insan oğlu yalnız olamaz. Yapamaz.. doğamıza aykırı bir bakıma. Can sıkıntısı değil içimde ki bir merakı bastıramıyorum şu sıra.. hep gidenlerden dem vurdum şu zamana dek, hep gidenin hayırsızlığı, korkaklığı veya gitmesi gerektiğinden bahsettim. Ya kalmanın ne olduğunu bilenlerdenseniz?
Evet ben kalmanın ne olduğunu çok iyi bilenlerdenim.. yarı yolda bırakılmanın ne olduğunu anlatmaya kalksam, ölüler konuşur muydu diye düşündürürüm sanırım… öldüğümü anımsıyorum, teşbihte hata olmaz derler…giden giderken benden hayat ışığımı çalmıştı.. hani beni bir uçurumun kenarından itmiş olsaydı da, o derece yaralardı, o derece kırardı her bir yanımı… gitmesi herkesin tercihi olabilir değil mi? Gidene kızarız, söveriz, nefret eder, lanetleriz.. çaresizliktir bunun adı, sizi aptal yerine koymasına içerlersiniz.. benim canımı alıp gitti bir zamanlar giden.. seninle bir geleceğimiz olduğuna inanmıyorum diyerek gitti.. geleceğini kurduktan sonra geri geldi.. bir kez gideni, hoş karşılar mı yürek? Asla..
sevmem sanmıştım onun ardı sıra, hoşlanırım birisinden, unuturum sanmıştım.. insan demek unutan demekmiş ya, ben de insan olduğumu hatırladım birden… şimdilerde kalbim bir başka çarpıyor.. bir başka yürek için atıyor… özlüyor.. biliyorum ki o da gidecek… bu defa kalan olmak bana koymayacak … çünkü giden gelişinde huzur verdi.. gidişi ile de kalbimi yerinden söküp götürmeyecek, kalbini kalbimde bırakıp gidecek.. özlediğim bir insan varsa, özletmeyi başardığındandır… hoş geldin dünyama ışığım… hoş geldin can özüm… söylenecek o kadar çok söz varken, söylenmesi gereken tek cümleyi söyleyesim var…
“ söyleyeceklerim kısa ve derin “ diyor ya şair Cemal Süreya, seni özledim…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder