Kaç gün oldu yazmayalı? Aslında korkular besliyordum birkaç gündür yazmakla ilgili. Yazmayı seven için ne tür olursa olsun yazmak ruhunu besler ve ben açlık çekiyordum bir çok kelimeye. Çünkü güzel yazayım ya da yazmayım onlar benim yürek seslerim, bebeklerim.. Bir annenin yavrusuna duyduğu ihtimam, bir kadının bir adama duyduğu aşk gibi ben de cümlelerimi biriktirip, onları kafamda duymam, ruhumda yaşamam. Şarkılarla seven bir ruhum var, şarkılarla acımı anlatırım, kızgınlıklarımı yansıtırım. Ve dinledikçe ellerim de dile gelmek ister. Şiir nedir sorusuna, hep aklıma ilk gelen yanıtlardan biri olmuştur şu; şiir okuyanı bir yerlere alıp götürüyorsa, o vakit şiirdir.. garip bir duvar yıkma çabası da olabilir bu, bir aşk acısı da, bir doğa manzarasının yansıması da olabilir. Ben yapamadığım şeyi sevmem derim her zaman, mesela resim yapamam asla, yapmaya da heves etmedim zaten hiçbir zaman. Belki de içimde çıkacak bir cevher olmadığı içindir. İlk öykümü şimdilerde 6.cı sınıf dedikleri ama benim zamanımda orta 1 dedikleri zamanda yazmıştım. Tüm sınıf yazayım diye kalem bulur verirdi. O zamanlar pek tükenmez kalem kullanmazdım sanırım ondan. İlk dizelerimi ise orta 1’e giderken bir haziran günü karalamıştım. Matematik dersindeydik ve hoca bizi serbest bırakmıştı. İlk dizelerimi hatırlıyorum hala ezberimde. Ve ilk öykücüğümün konusu da arkadaşlık ve aşk üzerineydi. Bir arkadaşım vardı ve demişti ki, sen de bence kabiliyet var bu yaşa göre, diyen benden 2 yaş büyüktü. Güzel miydi? Bilemiyorum ama o yaş için bir adım ve güzel bir adımdı bunu biliyorum. Sonra sonra fark ettiğim ise şiirleri genelde acıların beslediği oldu. Ve öyküleri hayal gücünün beslediğini anladım. Romanları ise çok okumak ve gözlemlemek ile katık yapıyordunuz bunu ise son birkaç yıldır anlıyorum. Güzel yazıyor muyum? Bunu yazdıklarımı okuyanlar bilebilir muhakkak. Ama çok yabani, yalın yazdığımı, imgelerle aramın iyi olmadığını 6 sene önce fark ettim. Bir antoloji macerası bana bunu öğretti. Açıkçası birkaç sene de kalemimin güçlendiğini anladım. Bir cevher vardır siz de ve onu besleyip büyütecek sizsinizdir. Okumak en önemli olandı ama.. Bunu tecrübelerimden biliyorum. Son günlerde son aylarda şiirsel bir şeyler yazmak istesem de yazamıyordum, yazmak da istemiyordum açıkçası. İçimden gelmiyordu, acı çekmiyordum sanırım. Ya da çektiğim acılar ruh yangınları kelama dönüşmüyordu. Ama birkaç gündür yazma hevesi ile dolup taşıyorum. Bu beni biraz olsun rahatlattı. Yazamazsam ben olamam, mutlu olamam biliyorum. O sebeple yazdıran Rabbim’e şükürler olsun. Her zaman derim bir gün belki süsler bazı kalem tutan ellerin yüreklerini bu şahsıma ait söz..
“ yazmak değil, yazdırtmaktır marifet..” Gül
Yazdırtan sana da teşekkürü bir borç biliyorum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder