6 Aralık 2011 Salı

Hayat... eksik kalan yazım....

merhaba sevgili günlük...

ne kadar hoş bir hava var. o kadar ılık, o kadar mahsun... yüreğim gibi, ben gibi... yüreğim şu anda o kadar mahsun ve ılık ılık susuşlar besliyor..

bu aralar, herşeyi içime atıyorum. bu hayra alamet mi b ilmiyorum.. hani tepkisel çıkışlarım, ağlayışlarım, gülüşlerim vardır. şu aralar onlardan yoksunum. yoksunluk çektiğimde zaten bil ki, kırıklarım batıyordur canıma. öyle de olmakta aslında, tepkisiz kalmam son yaşadığım olaya, fazlasıyla bölünmüş olmam, fazlasıyla tükenmiş olmam.. küllerimden yeniden doğarım biliyorum.. inanıyorum. ama inanç şu anda kuru kuruya gitmiyor..

Muharrem ayındayız, mübarek, önemli, değerli bir ay.. ben ilk kez bu sene öğrendim bu derece önemli bir gün olduğunu. hani oruç tutulup, bereket artsın diye aşure yapıldığını biliyordum Kerbala ile ilgili olduğunu biliyordum. Ama Hz Adem ve Hz Havva'dan gelen, diğer peygamberlerle önemi daha da pekişen hatta ve hatta bir muharrem ayında 10.cu gününde kıyamet kopacak denilen bir önem arz ettiğini bu sene öğrendim. Allah affetsin çok boş bilgiye sahibim.. neyse 3 gündür oruçluyum ve gönül isterdi ki, dün aşure yapmış olayım bugüne nasip olacak kısmetse. bu arada kaç senedir aşure yapıyorum. düşünmem lazım. Ankara'da yaptım, Bolu'da yaptım, burada 2 sene yaptım. epeydir yapıyorum galiba.. ama ilk yaptığım günü asla unutmam. vesile olan dostuma, kardeşime şimdi bile dua ediyorum...

bir cumartesi günüydü, telefonuma mesaj geldi, ne olur gel diye. yollayan fen bilgisi öğretmenliğinde okuyan bir kız idi. aynı yaştaydık ama o okuyordu, bense okumuyordum. ben de alelacele gittim. hayırdır ne var, ne oldu? kızlar geldi, fakülteden kızlar, bir sürü kız, aşure yapmayı bilen yokmuş aramızda benim bildiğim sonucuna nasıl vardınız dedim? sen herşeyi bilirsin, çok zekisin ve evlisin dedi. hayır herşeyi bildiğim yaş ise o vakit 19 du. zeka ile tatlı yapıldığını ise hiç sanmıyorum. evlilikse, evlilik cüzdanını elinize verdiklerinde, aşçılık belgeside vermiyorlar . ama boş boş bakmak yerine, ıslamadan olmaz hemen yetişmesi imkansız dedimbiz herşeyi ısladık, haşladık dedi.o zaman sorun ne dedim. bilmiyoruz kıvamı, vs. ben de bilmiyorum demek yerine, ya Allah bismillah dedim. hani besmele her hayrın başıdır ya... baktım malzemelere, inanın hiçbir bilgim yoktu.. hem de hiç... önce buğdaya baktım tam pişmemiş geldi, onu haşlamaya koyuldum. diğerleri idare ederdi. şeker, çerezler, az tarçın ve vanilyada ekleyim dedim . ne alaka demeyin, şekerli severim belki de ondandır.. 1,5 saatte ortaya harika leziz mi leziz bir aşure çıktı hani ben yaptım diye değil ama, ortam dualı, ihlaslı güzel bir ortamdı. Allah'a çok şükür yüzümüzü kara çıkarmadı... ve ben sevgili el emeği göz nuru ki ilk göz ağrım olan aşuremden yemeden gittim. kal vs dediler ama, ben kalamam dedim. o günleri hatırladıkça tebesüm ederim. her biri birbirinden özel insanlardı. işte bugünkü halimin sebebidir bu insanlar gözlemlerken, dinlerken,meraklandırdıklarında bu ben biraz daha farklılaştı. hepsi de umarım iyidirler...


Bolu benim hayatımda bir dönüm noktasıdır.. kabuıl etmem gereken bir dönüm noktası.. ömrüm vefa ettikçe de dönüm noktası olmaya devam edecek biliyorum.. yolum hep düşecek, hep kesişecek hissediyorum...




ve az önce fark ettiğim birşey ise, yolumun bugün kadıköy'e düşeceği oldu... öğrenci kimliğimi almaya gideceğim kısmetse. ve yarın kadıköy tayfası ile maçımız var. bari formamı giyip gideyim .. böyle kuru kuruya sessizce gitmeleri sevmem.. yüreksiz insanlarıda sevmem.. yüreksizlerle hasbihal etmeyide.. ama saygısızlarıda sevmem.... oruçluyum, uykusuzum, sınavım var, işlerim var. ve kadıköy'e gitmek için yola çıkacağım. ve alışverişte yapmam lazım.. oyy oyy.. Allah'ım sana geliyorum : )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder